Gazetecilik, sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir tutku ve yaşam biçimidir. Haber peşinde koşmak, toplumun gözü kulağı olmak, olayları objektif bir şekilde aktarmak ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek, gerçek bir gazetecinin en büyük sorumluluklarından biridir. İşte bu sorumluluğu 35 yıldır büyük bir özveriyle yerine getiren, mesleğine olan aşkını hiçbir zaman kaybetmeyen bir isim: Erol Polat.
Erol Polat, gazeteciliğe gönül vermiş, gecesi gündüzü olmayan bir haber emekçisi… O, saat kaç olursa olsun bir yangın, bir kaza ya da önemli bir gelişme olduğunda yerinde duramayan, olay yerine ilk ulaşan isimlerden biri. DHA muhabiri olarak yıllardır sahada aktif çalışan Polat, aynı zamanda Darıca Gazetesi’nin sahibi olarak yerel basının gücünü ve önemini herkese gösteriyor.
Gazetecilik mesleği, bilgiye hızlı ulaşmayı, doğruluğu ön planda tutmayı ve en önemlisi de halkın haber alma hakkına hizmet etmeyi gerektirir. Erol Polat, yıllar boyunca bu değerleri koruyarak haberciliğin nasıl yapılması gerektiğini bizlere göstermiştir. Onun için haber sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir.
Darıca ve çevresindeki olayları büyük bir titizlikle takip eden Polat, zaman ve mekân gözetmeksizin görevini yerine getiren gerçek bir gazetecidir. İyi gazeteci olmak, sadece haber yazmak değil, haberin peşinden gitmektir. İşte Erol Polat, bu meslek aşkını her zaman diri tutan isimlerden biri olarak, genç gazetecilere de örnek olmaya devam ediyor.
Haberin Peşinde Geçen Bir Ömür
Gazetecilik tecrübe işidir. Bazen bir olayın görünen yüzü vardır, bir de derinlerde saklı kalan gerçekler… İşte Erol Polat’ın mesleki farkı da burada ortaya çıkıyor. Bunu en iyi anlatan anılardan biri de yıllar önce yaşadığımız bir olaydır.
Bir gün, AA muhabiri Cem Ali Kuş ve Darıca Gazetesi’nden Emre Polat ile birlikte Darıca’da yaşanan dehşet verici bir olayı takip ediyorduk. Bir adam, eşini ve çocuklarını vurmuştu. Olay yerine ulaştığımızda geriye pek bir iz kalmamıştı. Haber için nasıl bir yol izleyeceğimizi düşünürken aklımıza ilk gelen isim tabii ki Erol abi oldu. Hemen kendisini aradık ve kısa sürede yanımıza geldi.
Ona durumu anlattık, olayın detaylarına ulaşmakta zorlandığımızı söyledik. O ise tecrübesiyle olay yerine adeta süzülerek girdi. Çevreyi dikkatlice inceledi, tanıklardan bilgi aldı, en kritik detayları süzgecinden geçirdi ve haberi şekillendirmeye başladık. Sonra bize döndü ve her zaman yaptığı gibi işin derinine inmeyi önerdi:
“Çocuklar, akşam bu olayın hikâyesini araştıralım. Enteresan bir durum çıkabilir.”
Gerçekten de öyle oldu. Gece boyunca araştırmalarımız sonucunda, olayın sadece basit bir aile içi şiddet vakası olmadığını, derinlerinde bambaşka gerçekler barındırdığını öğrendik. İşte o an bir kez daha anladık ki gazetecilik sadece gördüğünü yazmak değil, göremediğini de araştırmaktır.
Bugün yerel gazeteciliğin zorluklarına rağmen hâlâ dimdik ayakta durarak halkı doğru haberle buluşturmak için çaba sarf eden Erol Polat’a teşekkür etmek gerekiyor. Çünkü onun gibi gazeteciler, basının vicdanını, gücünü ve güvenilirliğini ayakta tutan gerçek habercilerdir.
İyi ki varsın, Erol Polat!