Tam 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve özgürlük inancına sahip türk milleti sayesinde bugün büyük bir zaferin tekrar ve tekrar şahidiyiz.
1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak türlü bahanelerle Anadolu`yu işgale başladı, ordusunun cephanesi elinden alınan Türk milleti zor durumda bırakılmaya çalışıldı. 1920`de TBMM`nin açılması üzerine işgal güçleri tüm baskıcı politikalarını, Atatürk ve silah arkadaşları üzerine yoğunlaştırdı, özellikle Batı Cephesi`nde hareketlilik başladı.
Mustafa Kemal 26 Ağustos 1922`de harekat emrini verdi.
Sakarya`da 22 gün 22 gece süren çarpışmaların ardından durdurulan düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1922`de taarruza geçeceklerine dair harekat emrini verdi. Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın son safhasını ve zirvesini teşkil etti. Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık süreçte Türk milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşıdı. Sonuç olarak kesin bir Türk zaferi sağlandı. Beraberinde Yunan Ordusu Batı Anadolu'dan çekildi,Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonu getirildi.
Böylece çaresiz sanılan bir milletin içindeki cevher hem cephede hem de masada bir kez daha gözler önüne serildi..
Bizler eğer şimdi laik bir devlet bağımsız,özgür ve kendi kimliklerine sahip insanlarsak bunu Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri ve siyasi dehası türk milletinin azim ve kararlılıklarına borçluyuz.
Bu yüzden 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı anarak onurlandırmayı ve teşekkürümü bu zaferi kısıtlı imkanlarla ve büyük fedakarlık ile kazanan insanlara sunmayı borç bilirim.
Unutulmaz Zafere saygılarımla...