Bundan yıllar önce, Diyarbekir - Darıca Gençlerbirliği Playoff mücadelesinin ardından, Diyarbekirli futbolcuların maç sonrasında stadımızda yaptığı taşkınlıklara göz yummuş ve buna tepki gösteren taraftarlarımıza, yönetimimize yapılan haksız muameleyi kaleme almıştım. Hatta o zaman şunu söylemiştim, şimdi de tekrar ediyorum:
“BİZ BU ZULÜME DEPLASMANDA BİLE MARUZ KALMADIK.”
Ben, Darıca Gençlerbirliği ile yüzlerce deplasmana gittim, pek çok olay yaşadım ama bugün yaşananlar gibi bir olaya ne tanıklık ettim, ne de duydum. Şimdi ise gündem, Darıca Gençlerbirliği ile Karamürselspor arasında yaşanan olaylar. Bu olayları daha iyi anlatabilmek adına, sorularla ilerleyelim:
10-12 yaşlarında bir top toplayıcı çocuğa ana bacı küfretmek, hangi delikanlılığa sığar?
Biz sporcunun “Zeki, Çevik ve Ahlaklı” olmasını severdik. Peki, ne oldu da böyle bir duruma düştük?
Yaptıklarının hata olduğunu ve bu yaşta bir çocukla böyle konuşulamayacağını söyleyen basın mensuplarına yönelik saldırgan tavır nedir?
Basın mensuplarına, sadece haklı bir tepkiyi dile getirdikleri için saldırmak neyin nesidir?
Hakem, “Gazetecileri uzaklaştırın, tartışma büyümesin” dediği halde basının işlerini yapmasına engel olup onları saha dışına almak ne anlama geliyor?
Bu davranış, basın özgürlüğüne ne kadar saygılı?
Devre arası sırasında, rakip takım futbolcularının bilerek ve kasıtlı bir şekilde taraftara el kol hareketi yaparak tahrik etmelerinin sorumluluğu kimde?
Rakip futbolcuların tahrik edici hareketleri neden göz ardı ediliyor? Bu, sportif ahlakla bağdaşır mı?
Suç sadece tepki gösteren taraftarlarda mı?
Bu taraftar, vatanı bölmeye mi çalıştı? Haksız bir tepki mi gösterdi? Emniyet mensupları, bir avuç taraftarı sakin bir şekilde kontrol edebilecekken, neden biber gazı sıkarak, yaka paça gözaltı işlemi uygulandı? Bu, orantısız bir müdahale değil mi?
Bu 5 maddeyi dikkatlice düşünün. Biz ne zaman bu kadar hoşgörüsüz olduk?
Eğer biz, basın mensupları olarak o çocuğa edilen küfürlere sessiz kalsaydık, eve döndüğümde kendi yaşlarındaki çocuklarıma nasıl bakabilirdim? Vicdanım buna nasıl izin verirdi? O an, orada sadece işini yapmak için çalışan basın mensuplarına yapılan saldırıya sessiz kalanlar, bir gün haber alamadıklarında “Nerede bu basın?” diye sorduklarında, unutmasınlar ki bu sessizlik, ileride onları da etkileyebilir.
Biz yılmadık, yılmayacağız. Tıpkı Çınaraltı taraftarları gibi… Onlar bu kentin bir değeri. Türkiye’de tribün kültürünü yaşatan ender taraftar gruplarından biri. Onları ve kültürlerini yok etmemek için hep birlikte el birliğiyle mücadele etmeliyiz.
Bu çocuklara, bu değerli taraftarlara sahip çıkalım. Yoksa, 5-10 yıl içinde, “Ah, nerede o eski mahalle kültürü?” derken, bir de bakacağız ki “Nerede o eski tribünler?” diyeceğiz.
Ben, buradan, takımlarına sahip çıkan herkese teşekkür ediyorum. Darıca basını daima yanlarında olacak, onları desteklemeye devam edecek.
Son söz olarak: Yapmayın! Artık durun demekten başka söyleyecek bir söz bulamıyorum.