SON DAKİKA

Geliyorum Dedi!
22:48
12 Ağustos 2022

Her defasında benim ülkenin tarihi dokusunun korunması olsun doğal dengesinin korunması konusundaki başarısızlığımızdan söz ettiğimi biliyorsunuz. Bugün de Türkiye'nin potansiyel Çernobili olan Erzincan altın madenine dikkat çekmek istiyorum.
Son girişimlerle sahası iyice genişleyen maden ve maden çıkarımı için kullanılan onca tehlikeli kimyasalın depolanma şekli çok basite indirgenmiş durumda oysa siyanür ve diğer kimyasalların yerin yüzlerce metre altında depolanması gerekirken daha az masraflı olduğu için yaklaşık 200 futbol sahası büyüklüğüne denk gelen bir gölet kurulmuş durumda. Bu havuzda biriktirilen kimyasal atıkların azaltılması, debisinin düşük tutulması amacıyla püskürtme makineleri  ‘evaporatörler’ kullanılıyor.
Evaporatör” yani buharlaştırıcı. Maden şirketi dolan zehir havuzunu rahatlatmak için evaporatörler   zehirli suyu buharlaştırıyor.
 Yani İliç’e, çevredeki onlarca köyün üzerine, ormanlara, yaylalara zehir taşınıyor! Zehir buharı rüzgarın da etkisiyle çok geniş bir alana yayılabiliyor. Bu durum yeterince kötü değilmiş gibi şimdi de siyanür taşıyan borularda sızıntı meydana geldi ve 20 metreküp yani 20 ton siyanürün Fırat nehrine karıştığı kaydedildi.
Şimdi soruyorum neden biz kimyasal maddelerin veya sanayi girişimlerin facialarının etkileri konusunda geçmişten ders çıkaramıyoruz. Çok uzağa gitmeye gerek yok  26 Nisan 1986 Çernobil santrali elektrik kesilmesi deneyinin ardından, reaktörün acil kapatılması sırasında çekirdeğin kazara patlaması sonucu hala radyoaktif  etkileri devam ediyor.
Fukushima Nükleer Santrali, Japonya'nın Fukushima şehrine yakın sahil kenarına kurulmuştur. 11 Mart 2011 tarihinde Sendai şehrinden 130 km uzaklıkta meydana gelen 9.0 büyüklüğündeki deprem ve onu takip eden tsunami sonucu, nükleer santral tarihinin en büyük ikinci kazası meydana geldi.
Hadi bu durumlar görüldüğü üzere insan müdealesini aşmış durumda fakat Fırat nehrinin zehirlenmesi göz göre göre yaşanan bir felaketken  ve geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açacağı muhtemelken zehirlenen Fırat'ın, toprağın, hayvanların, bitkiselerin, insanların ve hatta geleceğin hesabı nasıl verilir?  Özür dilemek yeter mi?