SON DAKİKA

Cevapsız Sorular ...
14:24
30 Mayıs 2022


Hepimiz  sosyal medya kanalları ile paylaşılan yabancı uyruklu insanların yarattığı etkinin yansıması olan videolara denk gelmişsinizdir.
Ülkemizde 2011 yılından bu yana herhangi bir kontrolden uzak gelişen ve son yıllarda demografik açıdan da bir problem haline gelen mülteci sorunu mevcut. Genel olarak dil öğrenme, kültürel çatışma , sosyal davranış ve diğer unsurlarda da  uyum sağlayamadıkları gözlenen bu topluluk günden güne  aykırılıklarını daha da gözler önüne seriyor.
Yabancı uyrukluların kayıt dışı çalışmaları ve bazı işverenlerin bu açığı kullanması, toplumda yarattıkları güvenlik kaygısı, kontrolsüz aile yapılanmaları vb. unsurlar  endişe uyandırıyor.

Bunun yanı sıra onlara tam olarak mülteci mi yoksa sığınmacı mı karmaşası sürüyor buna kısa bir açıklık getirmek istiyorum.

Türkiye Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’ni 1961 tarihinde onayladı. 1967 yılında Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol’ü de onayladı.

Ancak Cenevre Sözleşmesi ile düzenlenen coğrafi sınırlama ilkesini sürdürmeyi seçti.

Türkiye’de bu kavramlar 2014 tarihli, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda düzenlenmiş durumda.

Yani Türkiye Avrupa dışından gelenleri mülteci olarak kabul etmiyor. Avrupa dışından gelenlerin üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mülteci statüsünde geçici olarak Türkiye’de kalmasına izin veriliyor.

Uluslararası koruma arayan yabancılar Türkiye’ye adım attığında mülteci veya şartlı mülteci statülerini almak için başvuruyor. Bu kişilerin statüsü verilene kadar kendilerine “uluslararası koruma başvuru sahibi” deniyor. Türkiye hukuk sisteminde sığınmacı kavramı yok.
Yakın zamanda Avrupa merkezli bir entegrasyon programının sonucunda Suriye ve Afganistan uyruklu mültecilerin kültürel ve sosyal açıdan  hiç bir şekilde uyum sağlayamadıkları raporlandı.
Türkiye'de ise bu çatlağın çok daha derin olduğunu söylemek mümkün.
Yukarıda  geçici olarak belirtilmesine rağmen bu kadar esneklik tanılması ve özellikle neye göre vatandaşlık sahibi oldukları tekrar düşünülmelidir.
İyi hafta sonları diliyorum... 
GAİA